Black Friday değil Bright Futures ✨ Seçili ürünlerde %30'a varan İndirimler

Bizim Derdimiz Değilse Kimin Derdi?: Tekstilde Atık Sorunu

Moda, iklim krizini tetikleyen en büyük endüstrilerden biri. Aşırı su kullanımı, toksik kimyasallar, yoğun enerji tüketimi, düşük ücretle çalışan emekçiler…Ve sonra, bütün bu kaynaklarla üretilmiş giysiler, birkaç hafta içinde “eski” ilan edilip çöpe atılıyor.

Her yıl dünya genelinde 92 milyon ton tekstil atığı ortaya çıkıyor. Saniyede bir çöp kamyonu dolusu kıyafet… Giyip giymediğimizi bile hatırlamadığımız, modası geçtiği için çekmeceden çıkardığımız ya da yalnızca bir kez giyip “artık benlik değil” dediğimiz o giysiler… Onlar gerçekten nereye gidiyor?

Fast fashion, her hafta yenilenen koleksiyonlarla bizi “yeniyi” istemeye alıştırıyor. Modern tüketim kültürü bize şöyle fısıldıyor: İstemediğin bir şeyi çöpe at, yeter. Ama gerçek şu ki kıyafetleri çöpe attığınızda onlar yok olmuyor, başkasının sorunu haline geliyorlar. Bu çılgınlığın bedelini belki biz değil ama çoğu zaman dünyanın başka yerlerindeki insanlar ve ekosistemler ödüyor.

Peki Nereye Gidiyor Bu Giysiler?

Bir kıyafeti çöpe attığınızda, onun çoğunlukla ya yakıldığını ya da bir çöplükte çürümeye terk edildiğini biliyor musunuz? Üstelik bu atıkların büyük bir kısmı sentetik içerikli. Yani doğada çözünmeleri yüzlerce yılı bulabiliyor. Bu süreç boyunca da toprağa, suya, havaya mikroplastikler salıyorlar.

Ama ben çöpe değil, giysi kumbaralarına atıyorum mu diyorsun? Peki ya “bağışladığınız” kıyafetler?

Ne yazık ki, her kıyafet yeniden kullanılmıyor. Bağış kutularına atılan tekstil ürünlerinin %80’e yakını ya yakılıyor ya da gelişmekte olan ülkelere gönderilerek, yerel ekonomilere ve doğaya ciddi zararlar veriyor. Yani o “bir daha giymem” dediğiniz tişört, artık beğenmediğiniz elbise başka birinin yükü haline geliyor. Ekolojik, ekonomik, hatta sosyal anlamda.

Markaların da Sorumluluğu Var!

Kıyafetleri sadece tüketiciler değil, markalar da terk ediyor. Üretip sattıkları parçaların akıbetiyle hiç ilgilenmeyen bir sistem içinde yaşıyoruz. Oysa moda markaları, ürünlerinin ömrünü düşünmekle, kullanım sonrası sürecin sorumluluğunu taşımakla yükümlü olmalı.
“Ürettim, sattım, gerisi tüketiciye ait” anlayışı artık sürdürülebilir değil. Çünkü kıyafetlerin yarattığı etki, onların satış fişiyle sona ermiyor.Markalar, ürünlerin daha uzun ömürlü olması, onarılabilir ve geri dönüştürülebilir şekilde tasarlanması, hatta tekrar kullanımı için sistemler geliştirmeli.

Diğer yandan kamu kuruluşlarının çeşitli yasama ve denetleme mekanizmalarını kullanarak tekstil endüstrisinin atık yönetim süreçlerini düzenlemeli. Atık hale gelen tekstil ürünlerinin çevreye ve topluluklara zarar vermeyen yöntemlerle yönetilmesi için teşvikler ve yaptırımlar devreye alınmalı. 

Değişim Seninle Başlar

Seçimlerinle, alışveriş hızınla, kıyafetlerle kurduğun bağ ile…

İşte daha sorumlu bir moda anlayışı için atabileceğin bazı adımlar:

1. Daha Az ve Daha Bilinçli Al

Satın almadan önce kendine sor: Gerçekten ihtiyacım var mı? Bu parçayı uzun yıllar severek giyer miyim? Markası, kumaşı, üretim şekli ne kadar şeffaf?

2. İkinci El ve Takas Kültürünü Benimse

Kullanılmış bir ürünü yeniden giymek, onun ömrünü uzatmaktır. Takas etkinlikleri, ikinci el pazarlar, dijital platformlar burada güçlü araçlarımız olabilir.

3. Kıyafetlerini Onar, Uyarla, Yeniden Yorumla

Yırtıldı diye hemen çöpe atma. Onar. Sıkıldın diye kenara atma. Yeni kombinlerle tekrar keşfet. Stil değiştir, ama parçanı koru.

4. Doğru Şekilde Ayrıştır ve Bertaraf Et

Giymediğin kıyafetleri güvenilir kurumlara bağışla. Ya da tekstil geri dönüşüm programlarına dahil et. Unutma, çöp kutusu çözüm değil.

İşte bu yüzden Atölye Ren olarak her tasarımımızda bu sorumluluğu taşıyoruz.
Sürdürülebilir kumaşlar seçiyoruz, döngüsel üretim süreçlerine odaklanıyoruz ve uzun ömürlü, zamansız parçalar üretiyoruz. Çünkü biliyoruz:Her kıyafetin dünyada bıraktığı bir iz var.

Ve bizim doğada bırakmak istediğimiz tek iz bu: 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir