stories no.6

Sanem Aytekin Pagliafora

#slowness

Sanem, La Fabrika markasının yaratıcısı. Kalbinin sesini kendine rehber edinip yaratma cesareti ile hayatını yenilemek için çıktığı keşifsel yolculuğun sonu La Fabrika’ya çıkıyor. Çamurla yoğurulan her gününün ayrı bir macera olduğunu söylüyor Sanem. Sınırlarını zorlayıp kendine yepyeni bir hayat kurma cesaretinden ilham aldığımız Sanem’le atölyesinde buluştuk; ona yeni yıl ve yavaşlamak üzerine sorular sorduk.

stories no.6

Sanem Aytekin Pagliafora

#slowness

Sanem, La Fabrika markasının yaratıcısı. Kalbinin sesini kendine rehber edinip yaratma cesareti ile hayatını yenilemek için çıktığı keşifsel yolculuğun sonu La Fabrika’ya çıkıyor. Çamurla yoğurulan her gününün ayrı bir macera olduğunu söylüyor Sanem. Sınırlarını zorlayıp kendine yepyeni bir hayat kurma cesaretinden ilham aldığımız Sanem’le atölyesinde buluştuk; ona yeni yıl ve yavaşlamak üzerine sorular sorduk.

S. Yaşadığımız süreçten dolayı gelen bu “zorunlu yavaşlama” ruhuna, hayatına ve mesleğine nasıl geldi? İyi mi yoksa kötü mü? Ve neden?

Bu duraklamanın kendime, ruhuma ve hayatıma olumlu etkileri oldu. Hiçbirimiz günlük hayatın içinde bir duraklama fırsatı bulamıyoruz. Sürekli bir koşturma, sürekli bir yerlere yetişme halindeyiz. Belki bu, büyük bir metropol olan İstanbul’da yaşamanın doğurduğu bir durum. Belki tek başına bir işe sahip olmanın getirdiği, çok yönlü rollerin getirdiği bir yoğunluk. O yüzden bana ilk başta eve kapandığımız dönem çok iyi gelmişti. Başta “Ne güzel evde oturacağım, işim için farklı şeyler düşüneceğim, okumak istediğim kitaplara vakit ayıracağım” diye düşünüyordum ama bir süre sonra zorlamaya başladı çünkü atölyeme gelememek beni çok yordu. Evde bir şeyler düşündükten sonra atölyeme gelip onu çamurda yansıtamamak, üretim yapamıyor olmak… Bu anlamda atölyeyi özlemek, işime geri dönememek bana çok zor geldi. En büyük olumsuz etkisi bu oldu. Ama onun dışında bence hepimiz için durup düşünmemize, nereye gidiyoruz ve nereye gitmek istiyoruz sorusunu sormaya sebep oldu ki bu çok olumlu bir şey. Bu açıdan da bana çok iyi geldi, kendime doğru yolu seçtiğimi teyit edebilecek vakit bulabildim.

S. Bu dönemde günlük rutinin içinde sana çok iyi geldiğini hissettiğin bir anı biraz anlatır mısın bize? Günün hangi anı bu ve neden sana iyi geliyor? 

Benim için aslında cevap hep aynı. Sabah uyanıp evde ufaklıklarla (köpeklerle) vakit geçirip atölyemin kapısını açtığım ve çamura dokunduğum, onu şekillendirdiğim ya da sırladığım her an diyebilirim.

S. 2021 için en büyük hayalin ve hayatın için aldığın en önemli karar ne? Pandemi bittiğinde de kendimize döndüğümüz, bu yavaş hayata devam etmek ister misin mesela? 

2021 için pek çok kişi ile aynı hayali paylaşıyorum. Pandeminin bittiği bir süreç. Hayatımıza getirdiği yan etkilerin yanı sıra, gerçekten ürkmeden, sağlıkla sevdiklerimize sarılabildiğimiz bir hayat hayal etmek istiyorum. Ben öyle her sene büyük yılbaşı kararları alan biri değilim ama istediğim şey şu ki yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen La Fabrika’yı hala ayakta tutabilmek ve çamurumla yoğurulmaya devam edebilmek. Tabii ki de pandemi aslında hep konuşulan bu yavaşlamayı zorunlu olarak hayatımıza dahil etti. İlk başta reaksiyonlar göstersek de ben bu sürece biraz alıştım, onunla yaşamayı da öğrendim. Aslında hep bahsedilen, hep konuşulan o iyi yaşamanın sırrında “dur, derin nefes al, kendine dön ve devam et” öğretisini hayatıma gerçekten özümseyerek yerleştirebilmeyi istiyorum. Yavaşlamak en önce insanın kendisini dinlemesi için çok önemli bir şey. Yavaşlamadığımız sürece durup kendimize dönemiyoruz. Kendimize soru soramıyoruz. Bu nedenle ben bundan sonra yavaşlamayı hayatıma günde en az kendime bir tane soru sorduğum ve bunu cevaplamaya uğraştığım bir meditasyon olarak yerleştirmek istiyorum.

S. Yaşadığımız süreçten dolayı gelen bu “zorunlu yavaşlama” ruhuna, hayatına ve mesleğine nasıl geldi? İyi mi yoksa kötü mü? Ve neden?

Bu duraklamanın kendime, ruhuma ve hayatıma olumlu etkileri oldu. Hiçbirimiz günlük hayatın içinde bir duraklama fırsatı bulamıyoruz. Sürekli bir koşturma, sürekli bir yerlere yetişme halindeyiz. Belki bu, büyük bir metropol olan İstanbul’da yaşamanın doğurduğu bir durum. Belki tek başına bir işe sahip olmanın getirdiği, çok yönlü rollerin getirdiği bir yoğunluk. O yüzden bana ilk başta eve kapandığımız dönem çok iyi gelmişti. Başta “Ne güzel evde oturacağım, işim için farklı şeyler düşüneceğim, okumak istediğim kitaplara vakit ayıracağım” diye düşünüyordum ama bir süre sonra zorlamaya başladı çünkü atölyeme gelememek beni çok yordu. Evde bir şeyler düşündükten sonra atölyeme gelip onu çamurda yansıtamamak, üretim yapamıyor olmak… Bu anlamda atölyeyi özlemek, işime geri dönememek bana çok zor geldi. En büyük olumsuz etkisi bu oldu. Ama onun dışında bence hepimiz için durup düşünmemize, nereye gidiyoruz ve nereye gitmek istiyoruz sorusunu sormaya sebep oldu ki bu çok olumlu bir şey. Bu açıdan da bana çok iyi geldi, kendime doğru yolu seçtiğimi teyit edebilecek vakit bulabildim.

S. Bu dönemde günlük rutinin içinde sana çok iyi geldiğini hissettiğin bir anı biraz anlatır mısın bize? Günün hangi anı bu ve neden sana iyi geliyor? 

Benim için aslında cevap hep aynı. Sabah uyanıp evde ufaklıklarla (köpeklerle) vakit geçirip atölyemin kapısını açtığım ve çamura dokunduğum, onu şekillendirdiğim ya da sırladığım her an diyebilirim.

S. 2021 için en büyük hayalin ve hayatın için aldığın en önemli karar ne? Pandemi bittiğinde de kendimize döndüğümüz, bu yavaş hayata devam etmek ister misin mesela? 

2021 için pek çok kişi ile aynı hayali paylaşıyorum. Pandeminin bittiği bir süreç. Hayatımıza getirdiği yan etkilerin yanı sıra, gerçekten ürkmeden, sağlıkla sevdiklerimize sarılabildiğimiz bir hayat hayal etmek istiyorum. Ben öyle her sene büyük yılbaşı kararları alan biri değilim ama istediğim şey şu ki yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen La Fabrika’yı hala ayakta tutabilmek ve çamurumla yoğurulmaya devam edebilmek. Tabii ki de pandemi aslında hep konuşulan bu yavaşlamayı zorunlu olarak hayatımıza dahil etti. İlk başta reaksiyonlar göstersek de ben bu sürece biraz alıştım, onunla yaşamayı da öğrendim. Aslında hep bahsedilen, hep konuşulan o iyi yaşamanın sırrında “dur, derin nefes al, kendine dön ve devam et” öğretisini hayatıma gerçekten özümseyerek yerleştirebilmeyi istiyorum. Yavaşlamak en önce insanın kendisini dinlemesi için çok önemli bir şey. Yavaşlamadığımız sürece durup kendimize dönemiyoruz. Kendimize soru soramıyoruz. Bu nedenle ben bundan sonra yavaşlamayı hayatıma günde en az kendime bir tane soru sorduğum ve bunu cevaplamaya uğraştığım bir meditasyon olarak yerleştirmek istiyorum.