Hüner Simone Wrap Top,Stone ile

Hüner Simone Wrap Top,Stone ile

stories no.14

Hüner Aldemir

#döngü

Hayatın anlamını doğanın ve akışın yavaşlığında bulan Hüner, atıl kalan yelken kumaşlarına ikinci bir şans vererek bu kumaşları ileri dönüşüme bağlı moda pratikleri adına eşsiz tasarımlarında değerlendiren ‘’huner’’ ve merkezine doğada çözünebilirliği, el emeği ve kültürel mirasın devamlılığını alan ‘’ferah’’ adlı iki sürdürülebilir markanın kurucusu. Atık malzemeye yaratıcı bakışı, üretim ve tasarım süreçlerindeki bilinçli tavrı ile bize ilham olan Hüner ile ‘’döngü’’ üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Hayatın anlamını doğanın ve akışın yavaşlığında bulan Hüner, atıl kalan yelken kumaşlarına ikinci bir şans vererek bu kumaşları ileri dönüşüme bağlı moda pratikleri adına eşsiz tasarımlarında değerlendiren ‘’huner’’ ve merkezine doğada çözünebilirliği, el emeği ve kültürel mirasın devamlılığını alan ‘’ferah’’ adlı iki sürdürülebilir markanın kurucusu. Atık malzemeye yaratıcı bakışı, üretim ve tasarım süreçlerindeki bilinçli tavrı ile bize ilham olan Hüner ile ‘’döngü’’ üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

S. Gözden çıkarılmış kıymetli bir malzemenin eski yaşanmışlıklarını da üzerinde taşıyarak, yeni bir hikâyenin kahramanı haline dönüşmesini görmek size ne hissettiriyor?

Açıkçası biraz duygusal bir yanı var. Yelkenlerin rüzgara karşı denizde giderken gerçekten görkemli bir havaları var ama bana ulaştıklarında o hallerinden uzak, sıkı sıkı sarılıp çantalara konmuş oluyorlar. O yüzden bu malzemenin farklı bir formda da olsa hayatına devam etmesine yardımcı olmak çok hoşuma gidiyor. Her müşterinin bakış açısı benim için çok değerli ama özellikle bu malzemeye duygusal bağı olan yelkencilerin tasarımları beğenmesi beni ekstra gururlandırıyor.

S. Neden ileri dönüşüm? İleri dönüşüm yapmanızın altındaki temel motivasyon nedir?

Huner hayatına yelkenlerle başlamış olsa da aslında temelde bir ilerim dönüşüm markası. Bunun da altında yatan en büyük sebep  dünyada hali hazırda çok fazla hammadde olması. Hayal ettiklerimizi üretmek için sıfırdan hammadde üretimi yapılmasına hiç gerek yok, özellikle Türkiye gibi ciddi anlamda tekstil üretimi olan bir ülkede. Bu yüzden hammaddelerimizi ileri dönüştürebilecek malzemelerden seçtiğimiz gibi, diğer kullandığımız malzemeleri de mümkün olduğunca deadstock (ölü stok) veya seri sonu malzemelerden seçmeye çalışıyoruz.

S. Kullanacağınız materyale nasıl karar verdiniz?

Aslında ben onları değil de yelkenler biraz beni buldu diyebilirim. 2016 Venedik Mimarlık Bienali’nde Türkiye Pavyonu’nda sunulacak enstalasyonun sergi ekibine dahil olmamla başladı yolculuk. Haliç Tersanesi’nden toplanan atıl malzemelerle oluşturulan enstalasyonun denizcilik ve ileri dönüşüm temalarını göz önünde bulundurarak, serginin tanıtımı için düşünülen çantayı kullanılmış yelkenlerden yapmaya karar verdim. Sergi açılışı sonrası yaklaşık 1 yıllık bir geliştirme sürecinden sonra huner’in şu anki koleksiyonu doğdu.

S. İleri dönüşüm sürecinde en zorlayıcı şeyler neler?

İleri dönüşümün belli zorlukları var ama ben bunlara caydırıcı unsurlar olarak değil de aşılabilir engeller gibi bakmayı tercih ediyorum. Örneğin muntazam bir malzeme kullanmadığımız için kesim aşamasını herhangi bir atölyeye veremiyoruz, stüdyoda tek tek her parçayı kendimiz kesiyoruz. Yine malzemeden dolayı her ürün kendine has olduğu için üretim aşamasında bant sistemiyle çalışılamıyor, hepsinin tek tek dikilmesi gerekiyor, bu da zor olduğu kadar maliyeti de etkileyen bir unsur. Deadstock (ölü stok) kullandığımız malzemelerde bir renk bittiğinde onu çoğu zaman tekrardan tedarik edemiyoruz. Bunlar belki zorlayıcı geliyor kulağa ama günün sonunda verdiğimiz emeğe değdiğini düşünüyorum.

Röportaj : Deniz Saygı

S. Gözden çıkarılmış kıymetli bir malzemenin eski yaşanmışlıklarını da üzerinde taşıyarak, yeni bir hikâyenin kahramanı haline dönüşmesini görmek size ne hissettiriyor?

Açıkçası biraz duygusal bir yanı var. Yelkenlerin rüzgara karşı denizde giderken gerçekten görkemli bir havaları var ama bana ulaştıklarında o hallerinden uzak, sıkı sıkı sarılıp çantalara konmuş oluyorlar. O yüzden bu malzemenin farklı bir formda da olsa hayatına devam etmesine yardımcı olmak çok hoşuma gidiyor. Her müşterinin bakış açısı benim için çok değerli ama özellikle bu malzemeye duygusal bağı olan yelkencilerin tasarımları beğenmesi beni ekstra gururlandırıyor.

S. Neden ileri dönüşüm? İleri dönüşüm yapmanızın altındaki temel motivasyon nedir?

Huner hayatına yelkenlerle başlamış olsa da aslında temelde bir ilerim dönüşüm markası. Bunun da altında yatan en büyük sebep  dünyada hali hazırda çok fazla hammadde olması. Hayal ettiklerimizi üretmek için sıfırdan hammadde üretimi yapılmasına hiç gerek yok, özellikle Türkiye gibi ciddi anlamda tekstil üretimi olan bir ülkede. Bu yüzden hammaddelerimizi ileri dönüştürebilecek malzemelerden seçtiğimiz gibi, diğer kullandığımız malzemeleri de mümkün olduğunca deadstock (ölü stok) veya seri sonu malzemelerden seçmeye çalışıyoruz.

S. Kullanacağınız materyale nasıl karar verdiniz?

Aslında ben onları değil de yelkenler biraz beni buldu diyebilirim. 2016 Venedik Mimarlık Bienali’nde Türkiye Pavyonu’nda sunulacak enstalasyonun sergi ekibine dahil olmamla başladı yolculuk. Haliç Tersanesi’nden toplanan atıl malzemelerle oluşturulan enstalasyonun denizcilik ve ileri dönüşüm temalarını göz önünde bulundurarak, serginin tanıtımı için düşünülen çantayı kullanılmış yelkenlerden yapmaya karar verdim. Sergi açılışı sonrası yaklaşık 1 yıllık bir geliştirme sürecinden sonra huner’in şu anki koleksiyonu doğdu.

S. İleri dönüşüm sürecinde en zorlayıcı şeyler neler?

İleri dönüşümün belli zorlukları var ama ben bunlara caydırıcı unsurlar olarak değil de aşılabilir engeller gibi bakmayı tercih ediyorum. Örneğin muntazam bir malzeme kullanmadığımız için kesim aşamasını herhangi bir atölyeye veremiyoruz, stüdyoda tek tek her parçayı kendimiz kesiyoruz. Yine malzemeden dolayı her ürün kendine has olduğu için üretim aşamasında bant sistemiyle çalışılamıyor, hepsinin tek tek dikilmesi gerekiyor, bu da zor olduğu kadar maliyeti de etkileyen bir unsur. Deadstock (ölü stok) kullandığımız malzemelerde bir renk bittiğinde onu çoğu zaman tekrardan tedarik edemiyoruz. Bunlar belki zorlayıcı geliyor kulağa ama günün sonunda verdiğimiz emeğe değdiğini düşünüyorum.

Röportaj : Deniz Saygı