Handan Simone Maxi Dress ile

stories no.17

Handan Gümüş Özcan

#womenbehindtheidea

Yarattığı her tasarımı kendine özgü olan ve adı ile aynı isme sahip olan Handan Loomworks’u kurduğu günden beri doğa ve insan odağını hiç kaybetmeyen bir tasarımcı Handan. Moda’da buluşup hem tasarım sürecini konuştuk, hem de Handan’ı yakından tanıma fırsatımız oldu.

Handan Simone Maxi Dress ile

stories no.17

Handan Gümüş Özcan

#womenbehindtheidea

Yarattığı her tasarımı kendine özgü olan ve adı ile aynı isme sahip olan Handan Loomworks’u kurduğu günden beri doğa ve insan odağını hiç kaybetmeyen bir tasarımcı Handan. Moda’da buluşup hem tasarım sürecini konuştuk, hem de Handan’ı yakından tanıma fırsatımız oldu.

1. Bize biraz Handan’dan bahseder misin? Kendini “Handan Loomworks” ile ifade edip yansıtabildiğini düşünüyor musun?

Handan: Ne yaptığımız ve nasıl yaptığımızı anlatmak üzerine çok düşünürüz; ama esasen ‘’neden’’ sorusu ve ona verdiğimiz cevaplar yolumuzu şekillendirir diye düşünüyorum. Handan Loomworks,  28 yaşıma geldiğimde o güne kadar kişisel ve toplumsal konular hakkında sorduğum neden sorusuna  kendimce mantıklı cevaplar bulamamam neticesinde ortaya çıkan özgün bir girişim.  Romantik bir ev dekorasyonu markası gibi görünse de arkasında politik bir duruş olduğunu söylemem gerekir. Bu nedenle bugünlerde  kendimi en iyi ifade edebildiğim süreçlerden geçiyorum diyebilirim.

2. Ekonomi bölümünden mezun olup, uzun yıllar kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra Handan Loomworks’ü kurmak senin için nasıl bir yolculuktu? Böyle bir karar almak senin için neden önemliydi?

Handan: 2011 yılında davranışsal iktisat alanında tüketim ve mutluluk üzerine saha çalışmasını da kapsayan bir yüksek lisans serüvenim olmuştu. Akademik kariyer yapmaktan vazgeçip okulu yarıda bıraktığım o dönemde çok cazip bir fırsat olarak gördüğüm bir teklif alarak büyük bir şirkette,  içinde tasarımı, iletişimi ve yönetimi, insanları ve haliyle psikolojiyi de barındıran multi disipliner bir iş alanında, pazarlamada çalışmaya başladım. 2019 yılına kadar yani Handan Loomworks ortaya çıkana kadar bu böyle devam etti.

Bugün baktığımda iyi ki böyle bir yolculuk yapmışım diyorum; çünkü markalaşma ve işletme yönetimi konusunda edindiğim tüm birikimi önceki iş yaşamıma borçluyum.  Ama yine ‘neden yapıyorum?’ sorusuna gelince gün sonunda kendime tatmin edici cevaplar verememek kurumsal hayatı bırakıp kendi girişimimi kurmamın önünü açtı. Bu benim için çok önemli bir karardı çünkü ilk defa kendimi olduğum gibi ifade edebilecektim ve dert edindiğim bazı sorunlara kendimce çözüm bulacaktım. 

handan

3. Kullanacağın materyale nasıl karar verdin? Bu süreç senin için zor muydu? Zorlukları nasıl atlattın?

Handan: Kullanacağım materyali, üretim yöntemimi ve üreteceğim nesneleri çalışırken önceliğim doğa ve insan odaklı bir iş yapma biçimi geliştirmekti.  Bunun için çocukluğumda tanık olduğum anneannemin üretim yöntemlerini yeniden hatırladım. Yünleri boyadığı, günlerce tezgah başında dokuma yaptığı anlarla yaşadım bir süre. Ve o anlar aklımdaki fikirleri hayata geçirmemde en büyük ilham kaynağım oldu. Yeniden yavaşlama ve doğaya dönme fikrinin bende hissettirdiği heyecanı tarif etmem imkansız.

Ama bugüne gelince, kök boyalı yünle yapılan el dokumasının -Türkiye toplumunda uzun bir geçmişi olmasına rağmen- kapitalist sistemin kar maksimizasyonunu hedefleyen üretim yöntemleri nedeniyle emek-yoğun bir iş kolu olarak  geri planda kalması, ucuz sentetik iplikler ve boyaların talep görmesi ve ev tekstilinin diğer alanlarda olduğu gibi hızlı moda kültürüyle pazarlanması beraberinde köylerde anneannem gibi dokuma yapan zanaatkar ve kök boya ustalarının sayısını azalttı. Bu nedenle bu işe koyulduğumda beni en çok zorlayan kısım dokumaya devam eden bu insanlara ulaşmak oldu. Aileden gelen dokuma ve materyal bilgimi yeni girişim motivasyonumla harmanladım ve kağıt üstündeki tasarımlarıma ruh katabilecek zanaatkarları aramaya koyuldum.  Geleneksel motiflerden farklı bir teknikle çalıştığım için birkaç aylık bir üretim denemesi sonucunda farklı tasarımları farklı dokuyucular arasında bölüştürerek rahat bir üretim ortamı oluşturduk. Bugün ücretlerini tamamen kendilerinin belirlediği bir ekiple birlikte çalışıyorum.

4. Simone Maxi Dress’i giydiğinde nasıl hissettiğini bize üç kelime ile anlatır mısın?

 Handan: Stil sahibi, rahat ve çabasız güzellik .

1. Bize biraz Handan’dan bahseder misin? Kendini “Handan Loomworks” ile ifade edip yansıtabildiğini düşünüyor musun?

Handan: Ne yaptığımız ve nasıl yaptığımızı anlatmak üzerine çok düşünürüz; ama esasen ‘’neden’’ sorusu ve ona verdiğimiz cevaplar yolumuzu şekillendirir diye düşünüyorum. Handan Loomworks,  28 yaşıma geldiğimde o güne kadar kişisel ve toplumsal konular hakkında sorduğum neden sorusuna  kendimce mantıklı cevaplar bulamamam neticesinde ortaya çıkan özgün bir girişim.  Romantik bir ev dekorasyonu markası gibi görünse de arkasında politik bir duruş olduğunu söylemem gerekir. Bu nedenle bugünlerde  kendimi en iyi ifade edebildiğim süreçlerden geçiyorum diyebilirim.

2. Ekonomi bölümünden mezun olup, uzun yıllar kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra Handan Loomworks’ü kurmak senin için nasıl bir yolculuktu? Böyle bir karar almak senin için neden önemliydi?

Handan: 2011 yılında davranışsal iktisat alanında tüketim ve mutluluk üzerine saha çalışmasını da kapsayan bir yüksek lisans serüvenim olmuştu. Akademik kariyer yapmaktan vazgeçip okulu yarıda bıraktığım o dönemde çok cazip bir fırsat olarak gördüğüm bir teklif alarak büyük bir şirkette,  içinde tasarımı, iletişimi ve yönetimi, insanları ve haliyle psikolojiyi de barındıran multi disipliner bir iş alanında, pazarlamada çalışmaya başladım. 2019 yılına kadar yani Handan Loomworks ortaya çıkana kadar bu böyle devam etti.

Bugün baktığımda iyi ki böyle bir yolculuk yapmışım diyorum; çünkü markalaşma ve işletme yönetimi konusunda edindiğim tüm birikimi önceki iş yaşamıma borçluyum.  Ama yine ‘neden yapıyorum?’ sorusuna gelince gün sonunda kendime tatmin edici cevaplar verememek kurumsal hayatı bırakıp kendi girişimimi kurmamın önünü açtı. Bu benim için çok önemli bir karardı çünkü ilk defa kendimi olduğum gibi ifade edebilecektim ve dert edindiğim bazı sorunlara kendimce çözüm bulacaktım. 

3. Kullanacağın materyale nasıl karar verdin? Bu süreç senin için zor muydu? Zorlukları nasıl atlattın?

Handan: Kullanacağım materyali, üretim yöntemimi ve üreteceğim nesneleri çalışırken önceliğim doğa ve insan odaklı bir iş yapma biçimi geliştirmekti.  Bunun için çocukluğumda tanık olduğum anneannemin üretim yöntemlerini yeniden hatırladım. Yünleri boyadığı, günlerce tezgah başında dokuma yaptığı anlarla yaşadım bir süre. Ve o anlar aklımdaki fikirleri hayata geçirmemde en büyük ilham kaynağım oldu. Yeniden yavaşlama ve doğaya dönme fikrinin bende hissettirdiği heyecanı tarif etmem imkansız.

Ama bugüne gelince, kök boyalı yünle yapılan el dokumasının -Türkiye toplumunda uzun bir geçmişi olmasına rağmen- kapitalist sistemin kar maksimizasyonunu hedefleyen üretim yöntemleri nedeniyle emek-yoğun bir iş kolu olarak  geri planda kalması, ucuz sentetik iplikler ve boyaların talep görmesi ve ev tekstilinin diğer alanlarda olduğu gibi hızlı moda kültürüyle pazarlanması beraberinde köylerde anneannem gibi dokuma yapan zanaatkar ve kök boya ustalarının sayısını azalttı. Bu nedenle bu işe koyulduğumda beni en çok zorlayan kısım dokumaya devam eden bu insanlara ulaşmak oldu. Aileden gelen dokuma ve materyal bilgimi yeni girişim motivasyonumla harmanladım ve kağıt üstündeki tasarımlarıma ruh katabilecek zanaatkarları aramaya koyuldum.  Geleneksel motiflerden farklı bir teknikle çalıştığım için birkaç aylık bir üretim denemesi sonucunda farklı tasarımları farklı dokuyucular arasında bölüştürerek rahat bir üretim ortamı oluşturduk. Bugün ücretlerini tamamen kendilerinin belirlediği bir ekiple birlikte çalışıyorum.

4. Simone Maxi Dress’i giydiğinde nasıl hissettiğini bize üç kelime ile anlatır mısın?

 Handan: Stil sahibi, rahat ve çabasız güzellik .