Emine Simone Wrap Top Olive ile…

Emine Simone Wrap Top Olive ile…

stories no.7

Emine Boyner Kürşat

#iyilik

Sanatçı ve otacı olan Emine, sanat ve aynı zamanda bir zanaat atölyesi olan Atölye Patika’nın  kurucusu. Bir yandan resim, heykel, fotoğraf ve yerleştirme alanlarında sanat çalışmalarına devam ederken, bir yandan da Atölye Patika’da doğadan ilham alarak doğal sabunlar, “Cadı Kazanı” bitki harmanları, seramik çalışmaları üretiyor, sanat ve sürdürülebilir yaşamı konu alan atölyeler düzenliyor. Sanatı ve sürdürülebilir yaşama dair sunduğu temiz ve adil ürünler ile bizlere ilham olan Emine’ye ‘’iyilik’’ üzerine birkaç soru sorduk.

Sanatçı ve otacı olan Emine, sanat ve aynı zamanda bir zanaat atölyesi olan Atölye Patika’nın  kurucusu. Bir yandan resim, heykel, fotoğraf ve yerleştirme alanlarında sanat çalışmalarına devam ederken, bir yandan da Atölye Patika’da doğadan ilham alarak doğal sabunlar, “Cadı Kazanı” bitki harmanları, seramik çalışmaları üretiyor, sanat ve sürdürülebilir yaşamı konu alan atölyeler düzenliyor. Sanatı ve sürdürülebilir yaşama dair sunduğu temiz ve adil ürünler ile bizlere ilham olan Emine’ye ‘’iyilik’’ üzerine birkaç soru sorduk.

 “İyilik” denince aklınıza ne geliyor?

İyilik benim için, bir diğerinden ayrı olmadığımızın farkındalığıyla başkasına gösterdiğimiz şefkat ile kendimize gösterdiğimizin bir olması hali ve bu halin içimizde yarattığı huzur.

Sadece iyi hissettirdiği için, beklentisiz, hesapsız iyileştirici eylemlerde bulunmak. Bunun zorlayıcı ve baskıcı olması değil, aksine kendiliğinden oluveren, içimizden dışımıza doğallıkla taşan bir güzellik ve iyi niyetle tezahürü. Bu sebeple de bence iyilik önce içimize yapabileceğimiz bir güzellik. Esaslı olan her şeyin içten dışa ve dıştan içe devri daim olduğuna inanıyorum. Ayrılık sanrısının yok olduğu, birine şefkatin bütüne şefkat, kendimize şefkat olduğu hal iyilik bence.

Kurnaz olmanın takdir topladığı, nezaketli olmanın saflık sayıldığı bir dünyada “iyi” kalmak nasıl mümkün olabilir?

Baskılanamayacak bir neşe ile iyilik, bizi toplumun kabul ettiği takdire değer görülen konuma getirse de getirmese de hem bize hem tüm gezegene, yani bütüne, şifa oluyor ve dolayısıyla yine dönüp bizlere… Dolayısıyla değer bulması veya bulmaması, toplumun kabulü veya alayı bir yerden sonra çok da önemli değil. İçimiz iyilikle dolup taşınca bunun pek çok iyiliği de kendine mıknatıs gibi çektiğine inanıyorum.

“İyiliği” nasıl bulaşıcı hale getirebiliriz?

İyilik mutluluk getiriyor, mutluluk ise iyilik. Ortaya da çocuksu bir coşku ve neşe doğuyor ve işte bu o kadar bulaşıcı ki. Bence iyilik o kimsenin görmediği, kimsenin fark etmeyeceği anlardaki güzelliğimiz. Dünyayı sessizce güzelleştiren mütevazı eylemlerimiz. Instagram postlarıyla duyurduğumuz, çelenklerde adımızı gösterdiğimiz, büyük bağışlar değil de asıl kimse görmezken yaptıklarımız.

Gündelik yaşamımıza tüm benliğimize, varoluş biçimimize işlemiş olan şefkatimiz ve bu şefkatin neşe ile dışa vurumu… İşte herkesi sarmalayacak, iyiliği bulaşıcı kılacak tılsım tam da o.

Röportaj : Deniz Saygı

“İyilik” denince aklınıza ne geliyor? 

İyilik benim için, bir diğerinden ayrı olmadığımızın farkındalığıyla başkasına gösterdiğimiz şefkat ile kendimize gösterdiğimizin bir olması hali ve bu halin içimizde yarattığı huzur.

Sadece iyi hissettirdiği için, beklentisiz, hesapsız iyileştirici eylemlerde bulunmak. Bunun zorlayıcı ve baskıcı olması değil, aksine kendiliğinden oluveren, içimizden dışımıza doğallıkla taşan bir güzellik ve iyi niyetle tezahürü. Bu sebeple de bence iyilik önce içimize yapabileceğimiz bir güzellik. Esaslı olan her şeyin içten dışa ve dıştan içe devri daim olduğuna inanıyorum. Ayrılık sanrısının yok olduğu, birine şefkatin bütüne şefkat, kendimize şefkat olduğu hal iyilik bence.

Kurnaz olmanın takdir topladığı, nezaketli olmanın saflık sayıldığı bir dünyada “iyi” kalmak nasıl mümkün olabilir?

Baskılanamayacak bir neşe ile iyilik, bizi toplumun kabul ettiği takdire değer görülen konuma getirse de getirmese de hem bize hem tüm gezegene, yani bütüne, şifa oluyor ve dolayısıyla yine dönüp bizlere… Dolayısıyla değer bulması veya bulmaması, toplumun kabulü veya alayı bir yerden sonra çok da önemli değil. İçimiz iyilikle dolup taşınca bunun pek çok iyiliği de kendine mıknatıs gibi çektiğine inanıyorum.

“İyiliği” nasıl bulaşıcı hale getirebiliriz?

İyilik mutluluk getiriyor, mutluluk ise iyilik. Ortaya da çocuksu bir coşku ve neşe doğuyor ve işte bu o kadar bulaşıcı ki. Bence iyilik o kimsenin görmediği, kimsenin fark etmeyeceği anlardaki güzelliğimiz. Dünyayı sessizce güzelleştiren mütevazı eylemlerimiz. Instagram postlarıyla duyurduğumuz, çelenklerde adımızı gösterdiğimiz, büyük bağışlar değil de asıl kimse görmezken yaptıklarımız.

Gündelik yaşamımıza tüm benliğimize, varoluş biçimimize işlemiş olan şefkatimiz ve bu şefkatin neşe ile dışa vurumu… İşte herkesi sarmalayacak, iyiliği bulaşıcı kılacak tılsım tam da o.

Röportaj : Deniz Saygı